DeathSurgeon21 ile Densetsu no Samurai karşı karşıyadır. Densetsu no Samurai küçümseyici bir tavırla ''Cidden kazanma ihtimalin olduğunu düşünüyor musun?'' diye sorar. DeathSurgeon21 ise hafifçe sırıttıktan sonra ''İmkansız diye bir şey yoktur.'' der. Ardından kılıcını çekerek hızla onun üzerine doğru saldırır fakat Densetsu no Samurai saldırıyı tek kılıcı ile kolaylıkla bloklar. DeathSurgeon21 onu ileri ittirmeye çalışırken Densetsu no Samurai bıyık altından gülümseyerek DeathSurgeon21'i geriye doğru ittirir.
Geri savrulan DeathSurgeon21 biraz tökezlese de dengesini korumayı başararak ayakta kalır. Densetsu no Samurai hayal kırıklığına uğramış bir şekilde ''Elinden gelen bu kadar mı? Yapma.'' der. DeathSurgeon21 ''Daha yeni başlıyorum.'' diyerek sırıtır. Densetsu no Samurai ''Sana nasıl saldırılacağını göstereyim.'' dedikten sonra ikinci kılıcını da çeker ve süratle yerinden fırlayarak DeathSurgeon21'e doğru ilerler. Densetsu no Samurai kuvvetli bir şekilde arka arkaya kılıçlarını savurmaya başlar.
DeathSurgeon21 tek kılıcı olduğu için saldırıları güçlükle karşılar. Bir yandan geriye doğru adımlar atarak saldırıları bloklar. Kılıçların çarpışma sesleri oldukları katın içinde yükselmektedir. Densetsu no Samurai durmadan kılıcını savurmaya devam ederken beklenmedik bir anda DeathSurgeon21'in karnına bir tekme atar. DeathSurgeon21 tekmenin etkisiyle geriye doğru fırlayarak sırtını duvara çarpıp yere düşer, kılıcı da elinden düşmüştür.
Densetsu no Samurai ''Beklediğim eğlenceyi sunamadın ne yazık ki.'' der hayıflanarak. Yürüyerek gittikçe ona doğru yaklaşmaktadır. DeathSurgeon21 ise yavaşça kılıcına uzanırken doğru zamanı beklemektedir. Densetsu no Samurai tam kılıcını ona saplayacağı sırada DeathSurgeon21 kılıcına silahlanma hakisi basarak yerden kalkıp Densetsu no Samurai'a doğru saldırır. Densetsu no Samurai saldırıyı son anda bloklar fakat saldırının şiddeti ile geriye doğru kayar. DeathSurgeon21 hınçla bağırarak tekrardan Densetsu no Samurai'in üzerine doğru koşar.
Densetsu no Samurai'da iki kılıcını silahlanma hakisi ile kaplayıp saldırıyı karşılar. Hakili kılıçların çarpışması sonucunda etrafa haki şimşekleri yayılır. DeathSurgeon21 öfkeli ve nefes nefese kalmış bir suratla bakarken Densetsu no Samurai sadece sırıtmaktadır. Densetsu no Samurai sakin bir ses tonuyla ''Şimdiden yorulmaya başlamış gibisin.'' der. DeathSurgeon21 ise ''Kapa çeneni!'' diyerek hırsla sesini yükseltir fakat Densetsu no Samurai'ın kılıçlarına biraz daha yüklenmesiyle beraber zeminin çatladığını, kendisinin yere doğru çökmeye başladığını hisseder.
Bunun üzerine geriye doğru çekilerek birkaç adım atmasıyla çarpışma sonlanır. Densetsu no Samurai sinir bozucu bir şekilde gülümsemeye devam ederken DeathSurgeon21 kaşlarını çatarak ''Bakalım buna karşıda gülebilecek misin?'' der. Ardından kılıcını sallayarak ''Ölümcül Anestezi!'' der ve mavi renkli ok gibi fırlayan bir saldırı gönderir. Densetsu no Samurai iki kılıcıyla birlikte saldırıyı bloklar, bu sefer biraz daha zorlanmış gözükür. Saldırının gücünün etkisiyle biraz geriye kayar fakat zorlukla da olsa saldırıyı yukarıya doğru yönlendirmeyi başarır.
Saldırı tavanları delerek malikanenin dışına kadar uzanır ve gökyüzünde büyük bir sesle enerji yayarak kaybolur. DeathSurgeon21 ''Sen de zorlanmaya başladın sanki.'' diyerek sırıtır. Densetsu no Samurai omuz silktikten sonra ''Bu saldırın biraz daha iyiydi.'' der. DeathSurgeon21'in keyifli bir bakışla ''Beni küçümsemesen iyi edersin.'' demesinin üzerine Densetsu no Samurai ''Ama bu saldırı kadar iyi değil.'' der ve ''Cehennem Kesişi!'' diye bağırarak yeşil bir slash saldırısı yollar.
DeathSurgeon21 son saniyede yana doğru atlayarak saldırıdan kaçınmayı başarır. Slash saldırısı arkasındaki duvarı parçalayarak ilerler ve malikanenin dışına çıkana kadar tüm duvarları yıkarak yoluna devam eder. DeathSurgeon21 arkasını dönüp saldırının etkisiyle paramparça olmuş duvarlara baktığında ''Ucuz yırttım.'' diye düşünür. Tekrardan ayağa kalkarak bakışlarını Densetsu no Samurai'ya çevirir. Onu kışkırtma amacıyla ''Hepsi bu muydu?'' diye sorar. Densetsu no Samurai'da karşılık olarak ''Ben de daha yeni başlıyorum.'' diyerek kılıçlarıyla savaş duruşu alır.
Murray ile Dracule Mihawk merdivenlerin önünde karşılıklı dikilmektedirler. Dracule Mihawk gülerek ''Bu işi çabuk bitireceğim demiştin. O nasıl olacak?'' der. Murray vakit kaybetmeden ''Hemen göstereyim.'' diyerek kılıcını çeker ve hızla Dracule Mihawk'ın üzerine doğru zıplar. Kılıcını ona doğru savuracakken Dracule Mihawk elini kaldırıp ''Baş Aşağı Çevirme!'' diyerek bir gücünü kullanır. Murray havadayken bedeni aniden baş aşağı döndüğü için yere çakılır.
Daha ne olup bittiğine anlam veremeden Dracule Mihawk kılıcını Murray'nin eline saplar. Murray acı içinde kıvranırken ''Az önce bana ne yaptın öyle?'' diye sorar. Dracule Mihawk kendinden emin bir tavırla ''Uzun süre boyunca forum kullanıcılarının avatarlarının aynısı ters çevirerek kullandığım için böyle bir gücüm var. Seni de istediğim zaman ters çevirebilirim.'' der onun yüzüne bakarken. Murray ise ''Güçlerin de aynı kendin gibi sinir bozucu.'' diyerek kaşlarını çatar.
Dracule Mihawk ise gülerek ''Son cümlelerini daha akıllıca seçmeni beklerdim.'' der. Murray bir yandan ona belli etmeden sol elinde tuttuğu kılıcını tekrar kavrar ve ''Öyle yaptım zaten.'' diyerek aniden kılıcını Dracule Mihawk'a saplamaya çalışır. Dracule Mihawk onun eline saplamış olduğu kılıcını elinden çıkararak geriye doğru çekilir. Murray yaralı elini tutarak ayağa kalkarken ''Bu tekniği tehlikeli olabilir. Mesafemi korumam lazım.'' diye düşünür. Dracule Mihawk dalga geçercesine bir üslupla Murray'a bakarak konuşur.
''Bu hamlenin işe yarayacağını düşünmüş olamazsın.'' Murray'de aynı şekilde alaycı bir tonda cevaplar. ''Karşımda fazla zeka pırıltısı
gösteren bir rakip yok sonuçta.'' Bunu duyan Dracule Mihawk biraz sinirlenmiş gibi gözükmesinin ardından sırıtarak kılıcının kabzasını sıkar. Kışkırtıcı bir yüz ifadesi takınarak cevap verir. ''İşimi çabucak bitireceğini sanıyordum.'' Murray bu lafa karşı ''Söylediğimin arkasındayım.'' diyerek sakinliğini bozmadan kılıcını kaldırır ve saldırısını kullanmaya hazırlanır.
Trao kılıcını çekmiş bir şekilde Kaizoku Gari'nin karşısında durmaktadır. Bir yandan az önce göğsünde açılmış olan kesik yarasını tutarak nefes alıp vermektedir. Kaizoku Gari ise rahat bir tavırla konuşur. ''Bu yaptığımı fena ödeyeceğim öyle mi? Yaralı halde olan birisi için büyük konuşuyorsun.'' Trao bu duruma aldırış etmiyormuş gibi bir sırıtışla karşılık verir. ''Yaralı halimle bile seni doğduğuna pişman edeceğim.'' Kaizoku Gari bunu duyunca ufak bir kahkaha atar. ''Gerçekten komiksin. Ama merak etme acına çabuk son vereceğim.''
Trao ''Ne kadar da düşüncelisin.'' diyerek gözlerini kısar. Ardından hızla Kaizoku'nun Gari'ye doğru saldırır. Kaizoku Gari saldırıyı tek kılıcı ile durdurur fakat bir miktar geriye doğru yalpalar. Kılıçlar çarpışarak birbirine kenetlenmiştir. Trao onu daha da geriye doğru ittirmeye çalışırken dişlerini sıkar. Kaizoku Gari ''Fena değil, ama yetersiz.'' dedikten sonra kılıcına yüklenerek Trao'nun geriye doğru savrulmasına sebep olur. Trao içinde bulundukları silah odasının duvarına çarparak dizlerinin üzerine düşer.
Acı içinde derin bir şekilde solurken ''Cerrahlık yeteneklerimi kullanmam lazım.'' diye düşünür. Elini göğsüne doğru götürerek kendini iyileştirmeye başlamışken Kaizoku Gari ''Buna izin vermem.'' diyerek duruşunu değiştirir. Trao ona telaşla bakarken Kaizoku Gari ''Shisi Sonson!'' der ve birden yerinden fırlayarak Trao'nun üzerine doğru bir hamle yapar. Trao son anda yana doğru yuvarlanarak saldırıdan kurtulmayı başarır. Kaizoku Gari'nin saldırısı duvarı parçalar.
Duvarın parçalanması ile beraber duvarda asılı olan kılıçlarda etrafa dağılır. Kılıçların yere çarpma sesleri odanın içinde yankılanırken Kaizoku Gari tekrar Trao'ya doğru döner ve onun yerden kalkmaya çalıştığını fark eder. Hızla kılıcına haki basıp havaya kaldırarak Trao'nun üzerine indirir. Trao kendi kılıcı ile onun saldırısını engeller fakat kılıcına haki basacak zamanı bulamamıştır. Trao dizlerinin üzerinde kendine saplanmak üzere olan kılıcı durdurmaya çalışır bir haldeyken yorulmaya başladığını hisseder.
Kaizoku Gari'nin suratında keyifli bir sırıtışla beraber sabırsızlığı okunabilmektedir. ''Daha ne kadar dayanabileceksin?'' diyerek gittikçe daha çok yüklenir. Trao Kaizoku Gari'yi daha fazla tutamayacağını düşünürken bir çatırdama sesi duyulur. Trao'nun göz bebekleri bu sesin kendi kılıcından geldiğini anlayınca endişe içinde büyür. Kılıcı bu baskıya daha fazla dayanamaz ve ortadan ikiye parçalanır. Kılıcının parçalanması ile beraber Kaizoku Gari'nin saldırısı Trao'nun göğsünü kesmeyi başarır.
Trao ''Ah!'' diye bağırarak olduğu yere sırt üstü düşer. Kaizoku Gari zevk alır bir ses tonuyla kıkırdayarak sorar. ''Kılıcını da kaybettin. Şimdi ne yapacaksın gari?'' Trao nefes nefese kalmış bir halde yanı başında kırılmış halde duran kılıcına uzun uzun bakar. Kaizoku Gari kendini beğenmiş bir şekilde ''Kılıcının benim kılıcım Enma karşısında dayanmasını beklemiyordun herhalde.'' der. Trao ise ''Lanet olsun sana.'' diyerek öfkeli gözlerle bakakalır.
Kaizoku Gari ''Bu kadar eğlence yeterli. Başka işlerimde var.'' dedikten sonra kılıcını Trao'nun böğrüne saplamaya hazırlanır. Trao ise gözünü etrafa dağılmış kılıçlardan birine kestirir. Uzanabileceği bir mesafede duran bu kılıcı son anda tutup kaldırarak Kaizoku Gari'nin saldırısını engellemeyi başarır. Trao ''O kadar kolay değil.'' diye mırıldanarak var gücüyle Kaizoku Gari'yi tutmaya çalışır. Dişleri birbirine kenetlemiş bir halde, kan ve ter içinde ıkınarak göğsünün üzerinde duran kılıcı geri itmeye çabalar.
Trao elindeki kılıcı elleri titreye titreye zar zor tutmaktadır. Kaizoku Gari ise Trao'nun bu kararlığından etkilenmiş gibi gözükmektedir. Gülümseyerek ''Hayatta kalma çabanı takdir ediyorum, ama buraya kadar.'' der. Bunun üzerine ''Nurlu Bakış!'' diyerek bir tekniğini kullanır. Bu gücü sayesinde Trao'nun gözünün önüne Kaizoku Gari'nin hamam sonrasında çekildiği, yüzüne adeta nur inmiş bir fotoğrafı belirir. Bu teknikten dolayı gözlerini açık tutmakta zorlanır, en sonunda daha fazla dayanamayarak kendini bırakır.
Böylece Kaizoku Gari'nin kılıcı boydan boya Trao'nun göğsüne saplanır. Trao ağzından kan gelirken acıyla inler. Kaizoku Gari kılıcını daha da derine doğru saplayarak zeminin bir kısmını dahi deler. Trao'nun nefes alıp verişleri düzensizleşirken kendince ''Bu-buraya kadar mı? Ben.. ölecek miyim?'' diye düşünür. Hüzünlü bir tınıyla ''Üzgünüm millet..'' diye mırıldanırken göz kapaklarının yavaşça kapanmasıyla son nefesini verir. Kaizoku Gari bunu gördükten sonra kılıcını geri çeker. Üzeri kanla kaplanmış kılıcını sallayarak kanı yere akıtır. Ardından cebinden çıkardığı bez parçası ile kılıcını temizlerken Trao'nun cansız bedenine bakar. Yüzünde tatminkar bir gülümsemeyle konuşur. ''Biri gitti, kaldı beş.''