Seride onu yalnızca tembel, unutkan, vurdumduymaz biri olarak görebilirsiniz. Emirleri sallamayan, sorumluluklardan kaçan, hatta eğitimi baltalayan bir hoca… Ders anlatmayı bilmiyor ki kim hoca yaptı bunu....
Ama bu sadece dış yüzü.
Kuzan’ın davranışları sisteme aykırı, evet… Ama dikkat etmeniz gereken ne zaman ve nasıl konuştuğu. Çünkü o; yer yer savruk, yer yer alaycı duran ama aslında derinlikli sözleriyle hakikate işaret eden biri.
Bazen en güzel söz, doğru anda söylenmiş küçücük bir cümlede gizlidir.
Bu yazıda, Kuzan’ın kayıtsız gibi görünen varoluşunun arkasında yatan öğretisini okuyacağız. Bazı sahneleri belki ilk kez bu gözle okuyacaksınız.
- Öyleyse başlayalım -
İlk bölümde bulunan bu panelde Kuzan’ın hocalığa yüklediği misyona bakıyoruz:
Eğitim, sadece bilgi aktarmak değil; başka insanların içini görebilmenin bir aracıdır.
Bu yüzden dersin başlangıcını dil ile yapıyor. Çünkü kelimeler, anlamın ve insan olmanın ilk basamağı.
Kelimeleri çözmek, başkalarının iç dünyasına açılan kapıdır. Öğrencilerine bunu öğretmeye çalışıyor.
____________________________________________________________________________________________________________________
Bu sahne dışarıdan bakınca tembelce, belki alaycı görünüyor — ama içeride başka bir mesaj gizli:
“Öğrenci anlamaya kapalıysa, hocanın dayatması bir işe yaramaz.”
Kuzan, “Bugün öğrenmeyin” diyerek aslında
“Ne zaman öğrenmek istediğinizi siz seçin” diyor.
Bu da onu emir veren bir hoca değil, öğrenmeye ortam açan bir rehber yapıyor.
____________________________________________________________________________________________________________________
Gençliğe dikkat çekmesi, bir methiye değil, bir uyarı: "Elinizdeki bu zaman, sizin seçme hakkınız. Ama her seçim, sizi siz yapacak."
Bu sahnede Kuzan, öğrencilere kendi “doğru”larını bulmaları için alan açıyor. Öğüt vermiyor, rota çizmiyor, sadece yönü gösteriyor. Çünkü bazı dersler sadece yaşanarak öğrenilir.
____________________________________________________________________________________________________________________
İlk bakışta mizahi olabilir ama Kuzan’ın bu sözünde sosyal dayanışma, bireysel sorumluluk ve empati yatıyor.
Bu sadece alışveriş değil — hayat için de geçerli bir mesaj.
Kuzan, burada öğrencilerine sadece arkadaşlık değil, birlikte yaşamanın ahlâkını öğretiyor.
____________________________________________________________________________________________________________________
Okuduğunuz için teşekkürler, umarım okurken biraz düşündün biraz da "vay be" dedin. Haha
Yeni bölümlerde Kuzan’ın panelleri geldikçe tembellik öğretilerinde tekrar görüşmez üzere…


Ama bu sadece dış yüzü.
Kuzan’ın davranışları sisteme aykırı, evet… Ama dikkat etmeniz gereken ne zaman ve nasıl konuştuğu. Çünkü o; yer yer savruk, yer yer alaycı duran ama aslında derinlikli sözleriyle hakikate işaret eden biri.
Bazen en güzel söz, doğru anda söylenmiş küçücük bir cümlede gizlidir.
Bu yazıda, Kuzan’ın kayıtsız gibi görünen varoluşunun arkasında yatan öğretisini okuyacağız. Bazı sahneleri belki ilk kez bu gözle okuyacaksınız.
- Öyleyse başlayalım -

İlk bölümde bulunan bu panelde Kuzan’ın hocalığa yüklediği misyona bakıyoruz:
Eğitim, sadece bilgi aktarmak değil; başka insanların içini görebilmenin bir aracıdır.
Bu yüzden dersin başlangıcını dil ile yapıyor. Çünkü kelimeler, anlamın ve insan olmanın ilk basamağı.
Kelimeleri çözmek, başkalarının iç dünyasına açılan kapıdır. Öğrencilerine bunu öğretmeye çalışıyor.
____________________________________________________________________________________________________________________

Bu sahne dışarıdan bakınca tembelce, belki alaycı görünüyor — ama içeride başka bir mesaj gizli:
“Öğrenci anlamaya kapalıysa, hocanın dayatması bir işe yaramaz.”
Kuzan, “Bugün öğrenmeyin” diyerek aslında
“Ne zaman öğrenmek istediğinizi siz seçin” diyor.
Bu da onu emir veren bir hoca değil, öğrenmeye ortam açan bir rehber yapıyor.
____________________________________________________________________________________________________________________

Gençliğe dikkat çekmesi, bir methiye değil, bir uyarı: "Elinizdeki bu zaman, sizin seçme hakkınız. Ama her seçim, sizi siz yapacak."
Bu sahnede Kuzan, öğrencilere kendi “doğru”larını bulmaları için alan açıyor. Öğüt vermiyor, rota çizmiyor, sadece yönü gösteriyor. Çünkü bazı dersler sadece yaşanarak öğrenilir.
____________________________________________________________________________________________________________________

İlk bakışta mizahi olabilir ama Kuzan’ın bu sözünde sosyal dayanışma, bireysel sorumluluk ve empati yatıyor.
Bu sadece alışveriş değil — hayat için de geçerli bir mesaj.
Kuzan, burada öğrencilerine sadece arkadaşlık değil, birlikte yaşamanın ahlâkını öğretiyor.
____________________________________________________________________________________________________________________
Okuduğunuz için teşekkürler, umarım okurken biraz düşündün biraz da "vay be" dedin. Haha
Yeni bölümlerde Kuzan’ın panelleri geldikçe tembellik öğretilerinde tekrar görüşmez üzere…
