- Katılım
- 30 Haziran 2025
- Mesajlar
- 267
- Tepkime puanı
- 777
- Puanları
- 93
WWE (World Wrestling Entertainment), senaryosu ve koreografisi önceden belirlenmiş güreş maçları sunan, hikaye temelli ve eğlence odaklı bir performans tiyatrosudur.
Kasım 1954’te, Jess McMahon’un hayatını kaybetmesiyle şirketin başına oğlu Vincent James McMahon geçmiştir. Bu dönemde Vincent J. McMahon ve Toots Mondt, özellikle ABD’nin kuzeydoğusundaki büyük şehirlerde güç kazanmış ve kısa sürede NWA’nın maç planlama gücünün yaklaşık %70’ini kontrol eder hâle gelmişlerdir. Ancak 1963 yılında, “Nature Boy” lakaplı Buddy Rogers’ın NWA Dünya Ağırsiklet Şampiyonluğu’nu elinde tutmasıyla ilgili yaşanan tartışmalar, büyük bir krizin fitilini ateşlemiştir. Bu krizin sonunda, McMahon ve Mondt NWA’dan ayrılma kararı almış, ve Nisan 1963’te World Wide Wrestling Federation (WWWF)'yi resmen kurmuşlardır. Aynı yılın Haziran ayında, boks ve güreş dünyasında saygın bir isim olan Willie Gilzenberg, WWWF’nin ilk başkanı olarak atanmıştır. Toots Mondt, 1960’ların sonlarında organizasyondan ayrılmıştır.
Her ne kadar WWWF 1963 yılında NWA’dan ayrılmış olsa da, Vincent J. McMahon, 1971 yılında NWA’ya sessizce yeniden katılmıştır. Bu iş birliği büyük ölçüde sembolikti; çünkü WWWF fiilen bağımsız olarak faaliyet göstermeye devam etmiştir.
Son olarak, 1979 yılında organizasyon, ismini modern çağa daha uygun hâle getirmek amacıyla yeniden markalaştırmış ve World Wrestling Federation (WWF) adını almıştır. Bu değişiklik, daha sonra WWE markasına dönüşecek sürecin başlangıcı olmuştur.
McMahon bu süreci şöyle özetlemiştir:
"Eskiden, ülke genelinde 30 civarında küçük güreş krallığı vardı ve her birinin başında kendi küçük lordu bulunurdu. Her lord, komşusunun haklarına saygı gösterirdi. Ele geçirmeler ya da baskınlar yasaktı. Eğer babamdan şirketi satın almasaydım, bu küçük krallıklar hâlâ parçalanmış ve ayakta kalmak için mücadele ediyor olurdu. Ama benim o lordlara karşı herhangi bir sadakatim yoktu."
WWF'nin büyümesinde kritik kırılma noktalarından biri, American Wrestling Association (AWA) yıldızı Hulk Hogan'ın transfer edilmesiydi. Hogan, yalnızca ringdeki başarısıyla değil, aynı zamanda Rocky III filmindeki rolüyle güreş dışında da büyük popülerlik kazanmıştı. Hogan’ın ardından Roddy Piper rakibi olarak, Jesse Ventura ise yorumcu olarak kadroya katıldı. Ayrıca The Iron Sheik, Nikolai Volkoff, Junkyard Dog, Paul Orndorff, Greg Valentine ve Ricky Steamboat gibi isimler de WWF kadrosuna dâhil oldu. Böylece, Jimmy Snuka, Don Muraco, Sgt. Slaughter ve Andre the Giant gibi mevcut yıldızlarla birlikte büyük bir süper yıldız havuzu oluştu.
1985’te düzenlenen ilk WrestleMania’nın başarısı, şirketin kaderini değiştiren an oldu. Hulk Hogan, Mr. T, Cyndi Lauper gibi popüler figürlerin katıldığı bu şov, WWF'yi bir medya olayına dönüştürdü. Hulk Hogan, bu dönemin en büyük yüzüydü. “Hulkamania” dönemi, çocuklara yönelik karakterler ve iyilik-kötülük temalı anlatılarla şekillendi.
"Dönemin en büyük yıldızı Hulk Hogan"
Bu dönem, WWF'nin televizyon ve oyuncak endüstrisine girmesi, geniş ürün yelpazesiyle büyük ticari başarı yakalamasıyla tanındı.
Yeni Nesil (1993–1997)
1980’li yılların süper yıldızları yaşlanmaya başlarken, WWF aynı zamanda steroid skandalı ve cinsel taciz iddialarıyla sarsıldı.1991’de, Hulk Hogan, Roddy Piper ve bazı diğer güreşçilerin, WWF doktoru George Zahorian’dan yasadışı şekilde steroid satın aldıkları iddia edildi. Zahorian yargılanırken, iki yıl sonra Vince McMahon da bu süreçteki bağlantıları nedeniyle suçlandı. Hakkında sekiz yıla kadar hapis cezası ve 500.000 dolarlık para cezası istemiyle dava açıldı.
1994 yılında başlayan dava sürecinde McMahon’un güreşçilere steroid kullanmaları yönünde baskı yaptığı iddia edildi. Davada “Nailz” lakaplı güreşçi, McMahon’un kendisine "Gazı almanı şiddetle tavsiye ederim" dediğini öne sürdü. Ancak birkaç gün sonra Hulk Hogan, steroid kullanımının yaygın olduğunu kabul etti, fakat McMahon’un kimseyi zorlamadığını söyledi. Nihayetinde, McMahon bütün suçlamalardan beraat etti. Mahkeme sonrası verdiği demeçte şu sözleri söyledi:
“Çok mutluyum. Tıpkı güreşteki gibi; sonunda hep iyiler kazanır.”
Ancak bu skandal, şirketin itibarını ve ticari başarısını ciddi biçimde zedeledi. Üstelik aynı dönemde, organizasyona yönelik cinsel taciz iddiaları da kamuoyunda yer buldu. Tüm bu olumsuzlukların ardından, Vince McMahon yeni bir stratejiye yöneldi: yaşlanan yıldızlar yerine genç isimlere fırsat vermek.
1993'ten itibaren Bret "Hit Man" Hart, Shawn Michaels, The Undertaker, Razor Ramon, Diesel, Yokozuna, Lex Luger, Tatanka, Owen Hart gibi isimler öne çıkarıldı. Bu yeni kadro, WWF’in tanıttığı şekilde "Yeni Nesil" olarak anılmaya başlandı. Bu dönemin dönüm noktalarından biri, 1993 King of the Ring etkinliğiydi. Hulk Hogan’ın WWF’deki son televizyon maçı bu etkinlikte yer aldı. Aynı gece, Bret Hart turnuvayı kazanarak yeni jenerasyonun öncüsü hâline geldi. Hogan, yaz sonunda şirketten ayrıldı ve Hart, bu yıllarda organizasyonun en sevilen yüzlerinden biri oldu.
Yeni yıldızlardan Shawn Michaels, 1996’daki WrestleMania XII etkinliğinde, Bret Hart’ı 60 dakikalık efsanevi bir “Iron Man” maçında mağlup ederek WWF Şampiyonu oldu ve dönemin zirvesine yerleşti. Michaels’ın karizması, ring içindeki atletizmi ve hikaye anlatımı bu döneme damga vurdu.
Aynı zamanda, güreş endüstrisinde büyük bir rekabet dönemi başladı. WWF, 1993’te Monday Night Raw adlı programı USA Network kanalında yayınlamaya başladı. Ancak rakip şirket WCW, 1994’te Hulk Hogan ve diğer eski WWF yıldızlarını bünyesine kattı. 1995’te ise WCW Monday Nitro adlı programı yayına sokarak WWF’in karşısına doğrudan rakip olarak çıktı. Böylece, tarihe “Monday Night Wars” olarak geçen büyük reyting savaşı başlamış oldu.
1994’te WrestleMania X’te yapılan Shawn Michaels – Razor Ramon merdiven maçı, türünün ilk örneklerinden biri olarak büyük övgü aldı. Bu maç, "ladder match" türünü popülerleştirdi ve izleyiciler arasında efsanevi bir statü kazandı.
1996’nın ortalarında WCW, eski WWF yıldızları Hulk Hogan, Scott Hall (Razor Ramon) ve Kevin Nash (Diesel) ile birlikte nWo (New World Order) adlı isyancı grubu kurdu. Bu grup sayesinde Nitro, reytinglerde WWF’i iki yıl boyunca geride bıraktı. WWF kadrosundan Ted DiBiase, Curt Hennig, Alundra Blayze, 1-2-3 Kid gibi önemli isimler de WCW’ye geçti. Ancak Bret Hart, yüksek maaş teklifine rağmen WWF’te kalmayı tercih etti.
"Bret Hart ve Shawn Michaels"
1997 yılında In Your House: Badd Blood etkinliğinde, WWF tarihinin ilk “Hell in a Cell” maçı düzenlendi. Bu maçta Shawn Michaels, The Undertaker’ı mağlup etti ve maç sırasında Undertaker’ın kardeşi Kane ilk kez izleyici karşısına çıktı. Bu karşılaşma, şiddeti ve dramatik anlatımıyla büyük beğeni topladı ve "Hell in a Cell", güreşin en ikonik maç türlerinden biri hâline geldi.
Attitude Era (1997–2002)
1997 yılında Vince McMahon, rakip şirket WCW’nin yükselişine karşılık vermek için daha sert, gerçekçi ve sınırları zorlayan bir strateji izlemeye başladı. Dönemin en dikkat çeken yıldızlarından biri, 1996 King of the Ring turnuvasını kazanıp “Austin 3:16” söylemiyle patlama yapan Stone Cold Steve Austin oldu. Başlangıçta kötü karakter olarak sunulsa da, Austin kısa sürede seyircinin en çok sevdiği anti-kahramana dönüştü. Aynı yıllarda ortaya çıkan D-Generation X (DX) grubu, özellikle Shawn Michaels, Triple H ve Chyna gibi isimlerin liderliğinde isyankar ve kural tanımaz bir tavır sergileyerek genç izleyicilerin ilgisini topladı. Dönemin bir diğer yıldızı olan The Rock, etkileyici konuşmaları ve karizmatik tavrıyla kısa sürede büyük bir popülerlik kazandı.
"Dönemin iki en büyük yıldızı Stone Cold ve The Rock"
1997 yılında yaşanan Montreal Screwjob olayı, dönemin kırılma noktalarından biriydi. McMahon, Bret Hart’a sözleşmesindeki maaşı ödeyemeyeceğini bildirerek onu WCW’ye geçmeye ikna etti. Ancak Hart’ın WWF’teki son maçında, McMahon’un hakeme gizlice talimat vererek maçın sonucunu değiştirmesi, büyük tepki topladı. Bu olay McMahon’un, ekranda “kötü patron” kimliğini taşıyan Mr. McMahon karakterine evrilmesine yol açtı.
Hart’ın ayrılışından sonra WWF, tüm odağını Steve Austin’e çevirdi. 1998 yılında WrestleMania XIV’de Mike Tyson’un da dahil olduğu hikayede Austin, Shawn Michaels’ı mağlup ederek WWF Şampiyonu oldu. Bu zafer“Attitude Era'yı" resmen başlattı. Austin ile McMahon arasındaki bitmek bilmeyen çatışma, izlenme oranlarını patlatan ve dönemin ruhunu tanımlayan temel hikayeye dönüştü.
Bu dönemde WWF kadrosuna Mick Foley (Mankind, Cactus Jack), Kane, Kurt Angle, Big Show ve daha birçok önemli isim eklendi. 1994’teki Shawn Michaels – Razor Ramon merdiven maçı ile başlayan “ladder match” türü de bu yıllarda daha fazla önem kazandı. Kadın güreşçiler de bu dönemde farklı bir rol oynamaya başladı. Sable, Chyna, Sunny gibi isimler hem ringde hem de kamera önünde dikkat çekici sahnelere imza attı. Bu süreçte kadın güreşçilerin “Diva” olarak sunulması, dönemin pazarlama stratejilerinin bir parçasıydı.
1996’nın ortasında WCW, eski WWF yıldızları Hulk Hogan, Scott Hall ve Kevin Nash ile birlikte nWo (New World Order) grubunu kurdu. Bu grup sayesinde WCW, iki yıl boyunca WWF’in önünde reyting üstünlüğü sağladı. WWF’den Ted DiBiase, Curt Hennig, Alundra Blayze ve 1-2-3 Kid gibi isimler WCW’ye geçti. Ancak Bret Hart, yüksek maaş tekliflerine rağmen WWF’te kalmayı tercih etti.
2001 yılında WWF, WCW’yi satın alarak “Monday Night Wars” dönemine son verdi. WrestleMania X-Seven etkinliği, birçok hayrana göre Attitude Era'nın zirvesi ve kapanış noktası oldu. 2002 yılında ise şirket, isim değişikliğine giderek “World Wrestling Federation” adını bıraktı ve bugünkü adı olan World Wrestling Entertainment (WWE) markasına geçti.
Ruthless Aggression Era (2002–2008)
Attitude Era'nın kapanmasının ardından WWE, 2002 yılında yeni bir döneme adım attı. Bu değişim, Vince McMahon'ın ringde yaptığı bir konuşmada kullandığı ifadeyle resmiyet kazandı: "Ruthless Aggression", yani acımasız saldırganlık. WWE bu dönemde hem içerik hem de sunum açısından daha sportif, daha rekabetçi ve daha tempolu bir yapıya büründü.
Mart 2002’de WWE, tarihinde ilk kez "brand split" adını verdiği marka ayrımına gitti. Bu yapılandırma kapsamında WWE kadrosu ikiye bölündü: Raw ve SmackDown. Her program kendi kadrosuna, yorumcu ekibine, hikayelerine ve şampiyonluk kemerlerine sahip oldu. Bu sayede hem daha fazla güreşçiye yer açıldı hem de rekabet artırıldı. Aynı yıl şirketin adı da değişti. Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) ile yaşanan marka anlaşmazlığı nedeniyle World Wrestling Federation (WWF) olan isim, World Wrestling Entertainment (WWE) olarak güncellendi. Bu sadece isim değil, marka kimliğinde de bir dönüşüm anlamına geliyordu: WWE artık sadece güreş değil, genel eğlence sektörünün bir parçasıydı.
Attitude dönemi yıldızlarından Stone Cold Steve Austin ve The Rock sırasıyla 2003 ve 2004’te şirketten ayrılmasıyla yeni jenerasyon güreşçiler sahneye çıkmaya başladı. John Cena, 2002 yılında Kurt Angle’ın karşısına çıkarak WWE kariyerine adım attı. Brock Lesnar fiziksel gücü, amatör güreş geçmişi ve karizması sayesinde çok kısa sürede ana kemer maçına çıkarak, en genç WWE Şampiyonu, Randy Orton ise en genç Dünya Ağırsiklet Şampiyonu oldu. Eddie Guerrero, Rey Mysterio, Kurt Angle, Chris Benoit, Edge, Batista, JBL ve Rob Van Dam gibi isimler ana etkinliklerde yer alıp birden fazla kez dünya şampiyonu oldular. WWE, 2002–2003 arasında Eric Bischoff, Scott Steiner, Goldberg, Kevin Nash ve Ric Flair gibi eski WCW yıldızlarını şirkete dahil etti. WCW’nin özgün etkinliklerinden biri olan The Great American Bash, WWE’ye taşındı.
Eddie Guerrero, bu dönemde geniş bir hayran kitlesi kazandı. Bu popülerlik onu ana etkinlik seviyesine taşıdı ve 2004 No Way Out’ta Brock Lesnar’ı mağlup ederek ilk dünya şampiyonluğunu elde etti. 13 Kasım 2005’te trajik şekilde hayatını kaybedene kadar WWE’nin zirvesindeydi. Ertesi yıl WWE Hall of Fame’lerinden biri oldu. Ölümüne sebep olan madde bağımlılığı, WWE’nin “Wellness Policy” adlı sağlık politikasını yürürlüğe koymasına neden oldu. Guerrero’nun ölümü, yakın dostu Rey Mysterio’nun ön plana çıkmasını sağladı. Mysterio, 2006 Royal Rumble’ı kazandı ve WrestleMania 22’de Dünya Ağırsiklet Şampiyonu oldu.
John Cena, Ruthless Aggression döneminin en büyük çıkış yapan yıldızıydı. SmackDown markasında “Doctor of Thuganomics” adlı rapçi karakteriyle kısa sürede dikkat çekti. 2003’te Backlash’te Brock Lesnar ile WWE Şampiyonluğu maçına çıktı. Aynı yıl Undertaker ile önemli bir rekabet yaşadı. WrestleMania 21’de John “Bradshaw” Layfield’ı yenerek ilk dünya şampiyonluğunu kazandı. Cena, Make-A-Wish Vakfı için en çok dilek gerçekleştiren kişi oldu. Cena, WrestleMania 22 ve 23’te sırasıyla Triple H ve Shawn Michaels’ı mağlup etti. ECW markasından Bobby Lashley ile de rekabet etti; 2007’de The Great American Bash’te Lashley’yi yendi. Cena, 2007’nin sonlarında sakatlanarak ara verdi ancak 2008 Royal Rumble’da geri dönerek maçı kazandı.
Triple H, Randy Orton, Ric Flair ve Batista, 2003–2005 arasında aktif olan Evolution grubunu kurdular. 2005 başında Batista'nın popülerliği hızla arttı; Royal Rumble’ı kazandı ve WrestleMania 21’de Triple H’i mağlup ederek Dünya Ağırsıklet Şampiyonu oldu. Aynı yıl Vengeance’ta Hell in a Cell maçında Triple H’i bir kez daha yendi. 2006’da sakatlık geçirip WrestleMania’ya katılamasa da 2007’de geri dönüp, WrestleMania 23’te Undertaker ile bir maç yaptı ve maçı kaybetti. Cena ve Batista ilk kez 2008 SummerSlam’de karşılaştı; Batista galip geldi.
"Evolution grubu Randy Orton, Ric Flair, Triple H ve Batista"
Randy Orton, 2004 SummerSlam’de Chris Benoit’ı mağlup ederek, 24 yaşında en genç dünya şampiyonu unvanını aldı. "Legend Killer" lakabıyla Undertaker ve Hulk Hogan gibi efsanelerlerekabete girdi. Edge'le, Rated-RKO takımını kurarak tag team alanında başarı kazandı. Daha sonra bireysel kariyerine dönen Orton, birçok kez WWE Şampiyonu oldu. 2007’de John Cena ile uzun sürecek bir rekabete başladı.
Yükselen yıldız CM Punk, 2006’da WWE’ye katıldı. İlk ana kadro maçını Survivor Series’te Team DX ile kazandı. 2008’de Money in the Bank çantasını kazanıp 30 Haziran’da Raw’da Edge’i mağlup ederek Dünya Ağırsıklet Şampiyonu oldu. Aynı gece John “Bradshaw” Layfield’a karşı unvanını korudu.
Yetişkinlere yönelik içerik barındıran son WWE etkinliği, 2008’deki The Great American Bash’ti. Bu etkinlikten sonra WWE, aile dostu olan TV-PG formatına geçti.
Kuruluş ve Erken Yıllar (1953–1979)
WWE’nin kökenleri, 1953 yılına dayanır. Bu yılın 7 Ocak 1953 tarihinde, Capitol Wrestling Corporation (CWC) adı altında ilk güreş şovu düzenlenmiştir. Ancak CWC’nin kurucusunun kim olduğu konusunda net bir görüş birliği yoktur. Bazı kaynaklar kurucunun Vincent J. McMahon olduğunu savunurken, diğer kaynaklar bu ismin McMahon’un babası Jess McMahon olduğunu ileri sürmektedir. CWC, kısa süre içinde dönemin en büyük güreş organizasyonu olan National Wrestling Alliance (NWA) ile ortaklık kurmuş, ardından da New York’un ünlü güreş organizatörlerinden Toots Mondt şirketin yönetimine katılmıştır.Kasım 1954’te, Jess McMahon’un hayatını kaybetmesiyle şirketin başına oğlu Vincent James McMahon geçmiştir. Bu dönemde Vincent J. McMahon ve Toots Mondt, özellikle ABD’nin kuzeydoğusundaki büyük şehirlerde güç kazanmış ve kısa sürede NWA’nın maç planlama gücünün yaklaşık %70’ini kontrol eder hâle gelmişlerdir. Ancak 1963 yılında, “Nature Boy” lakaplı Buddy Rogers’ın NWA Dünya Ağırsiklet Şampiyonluğu’nu elinde tutmasıyla ilgili yaşanan tartışmalar, büyük bir krizin fitilini ateşlemiştir. Bu krizin sonunda, McMahon ve Mondt NWA’dan ayrılma kararı almış, ve Nisan 1963’te World Wide Wrestling Federation (WWWF)'yi resmen kurmuşlardır. Aynı yılın Haziran ayında, boks ve güreş dünyasında saygın bir isim olan Willie Gilzenberg, WWWF’nin ilk başkanı olarak atanmıştır. Toots Mondt, 1960’ların sonlarında organizasyondan ayrılmıştır.
Her ne kadar WWWF 1963 yılında NWA’dan ayrılmış olsa da, Vincent J. McMahon, 1971 yılında NWA’ya sessizce yeniden katılmıştır. Bu iş birliği büyük ölçüde sembolikti; çünkü WWWF fiilen bağımsız olarak faaliyet göstermeye devam etmiştir.
Son olarak, 1979 yılında organizasyon, ismini modern çağa daha uygun hâle getirmek amacıyla yeniden markalaştırmış ve World Wrestling Federation (WWF) adını almıştır. Bu değişiklik, daha sonra WWE markasına dönüşecek sürecin başlangıcı olmuştur.
Altın Çağ (1980–1993)
1982 yılında, Genç Vincent K. McMahon şirketi babasından aldı. WWF’yi sadece Amerika’nın değil, dünyanın en büyük güreş organizasyonu hâline getirmek amacı olan genç McMahon her şeyi kökten değiştirdi. Bölgesel sistemden çıkarak, WWF programlarını ABD genelindeki yerel televizyonlara satmaya başladı. Bu girişim, güreş dünyasında 1940’lardan beri süregelen “bölge sistemini" sona erdirdi. Şirket, reklam gelirleri, televizyon anlaşmaları ve kaset satışlarından elde ettiği gelirle, rakip organizasyonların yıldız güreşçilerini transfer etti.McMahon bu süreci şöyle özetlemiştir:
"Eskiden, ülke genelinde 30 civarında küçük güreş krallığı vardı ve her birinin başında kendi küçük lordu bulunurdu. Her lord, komşusunun haklarına saygı gösterirdi. Ele geçirmeler ya da baskınlar yasaktı. Eğer babamdan şirketi satın almasaydım, bu küçük krallıklar hâlâ parçalanmış ve ayakta kalmak için mücadele ediyor olurdu. Ama benim o lordlara karşı herhangi bir sadakatim yoktu."
WWF'nin büyümesinde kritik kırılma noktalarından biri, American Wrestling Association (AWA) yıldızı Hulk Hogan'ın transfer edilmesiydi. Hogan, yalnızca ringdeki başarısıyla değil, aynı zamanda Rocky III filmindeki rolüyle güreş dışında da büyük popülerlik kazanmıştı. Hogan’ın ardından Roddy Piper rakibi olarak, Jesse Ventura ise yorumcu olarak kadroya katıldı. Ayrıca The Iron Sheik, Nikolai Volkoff, Junkyard Dog, Paul Orndorff, Greg Valentine ve Ricky Steamboat gibi isimler de WWF kadrosuna dâhil oldu. Böylece, Jimmy Snuka, Don Muraco, Sgt. Slaughter ve Andre the Giant gibi mevcut yıldızlarla birlikte büyük bir süper yıldız havuzu oluştu.
1985’te düzenlenen ilk WrestleMania’nın başarısı, şirketin kaderini değiştiren an oldu. Hulk Hogan, Mr. T, Cyndi Lauper gibi popüler figürlerin katıldığı bu şov, WWF'yi bir medya olayına dönüştürdü. Hulk Hogan, bu dönemin en büyük yüzüydü. “Hulkamania” dönemi, çocuklara yönelik karakterler ve iyilik-kötülük temalı anlatılarla şekillendi.

"Dönemin en büyük yıldızı Hulk Hogan"
Bu dönem, WWF'nin televizyon ve oyuncak endüstrisine girmesi, geniş ürün yelpazesiyle büyük ticari başarı yakalamasıyla tanındı.
Yeni Nesil (1993–1997)
1980’li yılların süper yıldızları yaşlanmaya başlarken, WWF aynı zamanda steroid skandalı ve cinsel taciz iddialarıyla sarsıldı.1991’de, Hulk Hogan, Roddy Piper ve bazı diğer güreşçilerin, WWF doktoru George Zahorian’dan yasadışı şekilde steroid satın aldıkları iddia edildi. Zahorian yargılanırken, iki yıl sonra Vince McMahon da bu süreçteki bağlantıları nedeniyle suçlandı. Hakkında sekiz yıla kadar hapis cezası ve 500.000 dolarlık para cezası istemiyle dava açıldı.
1994 yılında başlayan dava sürecinde McMahon’un güreşçilere steroid kullanmaları yönünde baskı yaptığı iddia edildi. Davada “Nailz” lakaplı güreşçi, McMahon’un kendisine "Gazı almanı şiddetle tavsiye ederim" dediğini öne sürdü. Ancak birkaç gün sonra Hulk Hogan, steroid kullanımının yaygın olduğunu kabul etti, fakat McMahon’un kimseyi zorlamadığını söyledi. Nihayetinde, McMahon bütün suçlamalardan beraat etti. Mahkeme sonrası verdiği demeçte şu sözleri söyledi:
“Çok mutluyum. Tıpkı güreşteki gibi; sonunda hep iyiler kazanır.”
Ancak bu skandal, şirketin itibarını ve ticari başarısını ciddi biçimde zedeledi. Üstelik aynı dönemde, organizasyona yönelik cinsel taciz iddiaları da kamuoyunda yer buldu. Tüm bu olumsuzlukların ardından, Vince McMahon yeni bir stratejiye yöneldi: yaşlanan yıldızlar yerine genç isimlere fırsat vermek.
1993'ten itibaren Bret "Hit Man" Hart, Shawn Michaels, The Undertaker, Razor Ramon, Diesel, Yokozuna, Lex Luger, Tatanka, Owen Hart gibi isimler öne çıkarıldı. Bu yeni kadro, WWF’in tanıttığı şekilde "Yeni Nesil" olarak anılmaya başlandı. Bu dönemin dönüm noktalarından biri, 1993 King of the Ring etkinliğiydi. Hulk Hogan’ın WWF’deki son televizyon maçı bu etkinlikte yer aldı. Aynı gece, Bret Hart turnuvayı kazanarak yeni jenerasyonun öncüsü hâline geldi. Hogan, yaz sonunda şirketten ayrıldı ve Hart, bu yıllarda organizasyonun en sevilen yüzlerinden biri oldu.
Yeni yıldızlardan Shawn Michaels, 1996’daki WrestleMania XII etkinliğinde, Bret Hart’ı 60 dakikalık efsanevi bir “Iron Man” maçında mağlup ederek WWF Şampiyonu oldu ve dönemin zirvesine yerleşti. Michaels’ın karizması, ring içindeki atletizmi ve hikaye anlatımı bu döneme damga vurdu.
Aynı zamanda, güreş endüstrisinde büyük bir rekabet dönemi başladı. WWF, 1993’te Monday Night Raw adlı programı USA Network kanalında yayınlamaya başladı. Ancak rakip şirket WCW, 1994’te Hulk Hogan ve diğer eski WWF yıldızlarını bünyesine kattı. 1995’te ise WCW Monday Nitro adlı programı yayına sokarak WWF’in karşısına doğrudan rakip olarak çıktı. Böylece, tarihe “Monday Night Wars” olarak geçen büyük reyting savaşı başlamış oldu.
1994’te WrestleMania X’te yapılan Shawn Michaels – Razor Ramon merdiven maçı, türünün ilk örneklerinden biri olarak büyük övgü aldı. Bu maç, "ladder match" türünü popülerleştirdi ve izleyiciler arasında efsanevi bir statü kazandı.
1996’nın ortalarında WCW, eski WWF yıldızları Hulk Hogan, Scott Hall (Razor Ramon) ve Kevin Nash (Diesel) ile birlikte nWo (New World Order) adlı isyancı grubu kurdu. Bu grup sayesinde Nitro, reytinglerde WWF’i iki yıl boyunca geride bıraktı. WWF kadrosundan Ted DiBiase, Curt Hennig, Alundra Blayze, 1-2-3 Kid gibi önemli isimler de WCW’ye geçti. Ancak Bret Hart, yüksek maaş teklifine rağmen WWF’te kalmayı tercih etti.

"Bret Hart ve Shawn Michaels"
1997 yılında In Your House: Badd Blood etkinliğinde, WWF tarihinin ilk “Hell in a Cell” maçı düzenlendi. Bu maçta Shawn Michaels, The Undertaker’ı mağlup etti ve maç sırasında Undertaker’ın kardeşi Kane ilk kez izleyici karşısına çıktı. Bu karşılaşma, şiddeti ve dramatik anlatımıyla büyük beğeni topladı ve "Hell in a Cell", güreşin en ikonik maç türlerinden biri hâline geldi.
Attitude Era (1997–2002)
1997 yılında Vince McMahon, rakip şirket WCW’nin yükselişine karşılık vermek için daha sert, gerçekçi ve sınırları zorlayan bir strateji izlemeye başladı. Dönemin en dikkat çeken yıldızlarından biri, 1996 King of the Ring turnuvasını kazanıp “Austin 3:16” söylemiyle patlama yapan Stone Cold Steve Austin oldu. Başlangıçta kötü karakter olarak sunulsa da, Austin kısa sürede seyircinin en çok sevdiği anti-kahramana dönüştü. Aynı yıllarda ortaya çıkan D-Generation X (DX) grubu, özellikle Shawn Michaels, Triple H ve Chyna gibi isimlerin liderliğinde isyankar ve kural tanımaz bir tavır sergileyerek genç izleyicilerin ilgisini topladı. Dönemin bir diğer yıldızı olan The Rock, etkileyici konuşmaları ve karizmatik tavrıyla kısa sürede büyük bir popülerlik kazandı.

"Dönemin iki en büyük yıldızı Stone Cold ve The Rock"
1997 yılında yaşanan Montreal Screwjob olayı, dönemin kırılma noktalarından biriydi. McMahon, Bret Hart’a sözleşmesindeki maaşı ödeyemeyeceğini bildirerek onu WCW’ye geçmeye ikna etti. Ancak Hart’ın WWF’teki son maçında, McMahon’un hakeme gizlice talimat vererek maçın sonucunu değiştirmesi, büyük tepki topladı. Bu olay McMahon’un, ekranda “kötü patron” kimliğini taşıyan Mr. McMahon karakterine evrilmesine yol açtı.
Hart’ın ayrılışından sonra WWF, tüm odağını Steve Austin’e çevirdi. 1998 yılında WrestleMania XIV’de Mike Tyson’un da dahil olduğu hikayede Austin, Shawn Michaels’ı mağlup ederek WWF Şampiyonu oldu. Bu zafer“Attitude Era'yı" resmen başlattı. Austin ile McMahon arasındaki bitmek bilmeyen çatışma, izlenme oranlarını patlatan ve dönemin ruhunu tanımlayan temel hikayeye dönüştü.
Bu dönemde WWF kadrosuna Mick Foley (Mankind, Cactus Jack), Kane, Kurt Angle, Big Show ve daha birçok önemli isim eklendi. 1994’teki Shawn Michaels – Razor Ramon merdiven maçı ile başlayan “ladder match” türü de bu yıllarda daha fazla önem kazandı. Kadın güreşçiler de bu dönemde farklı bir rol oynamaya başladı. Sable, Chyna, Sunny gibi isimler hem ringde hem de kamera önünde dikkat çekici sahnelere imza attı. Bu süreçte kadın güreşçilerin “Diva” olarak sunulması, dönemin pazarlama stratejilerinin bir parçasıydı.
1996’nın ortasında WCW, eski WWF yıldızları Hulk Hogan, Scott Hall ve Kevin Nash ile birlikte nWo (New World Order) grubunu kurdu. Bu grup sayesinde WCW, iki yıl boyunca WWF’in önünde reyting üstünlüğü sağladı. WWF’den Ted DiBiase, Curt Hennig, Alundra Blayze ve 1-2-3 Kid gibi isimler WCW’ye geçti. Ancak Bret Hart, yüksek maaş tekliflerine rağmen WWF’te kalmayı tercih etti.
2001 yılında WWF, WCW’yi satın alarak “Monday Night Wars” dönemine son verdi. WrestleMania X-Seven etkinliği, birçok hayrana göre Attitude Era'nın zirvesi ve kapanış noktası oldu. 2002 yılında ise şirket, isim değişikliğine giderek “World Wrestling Federation” adını bıraktı ve bugünkü adı olan World Wrestling Entertainment (WWE) markasına geçti.
Ruthless Aggression Era (2002–2008)
Attitude Era'nın kapanmasının ardından WWE, 2002 yılında yeni bir döneme adım attı. Bu değişim, Vince McMahon'ın ringde yaptığı bir konuşmada kullandığı ifadeyle resmiyet kazandı: "Ruthless Aggression", yani acımasız saldırganlık. WWE bu dönemde hem içerik hem de sunum açısından daha sportif, daha rekabetçi ve daha tempolu bir yapıya büründü.
Mart 2002’de WWE, tarihinde ilk kez "brand split" adını verdiği marka ayrımına gitti. Bu yapılandırma kapsamında WWE kadrosu ikiye bölündü: Raw ve SmackDown. Her program kendi kadrosuna, yorumcu ekibine, hikayelerine ve şampiyonluk kemerlerine sahip oldu. Bu sayede hem daha fazla güreşçiye yer açıldı hem de rekabet artırıldı. Aynı yıl şirketin adı da değişti. Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) ile yaşanan marka anlaşmazlığı nedeniyle World Wrestling Federation (WWF) olan isim, World Wrestling Entertainment (WWE) olarak güncellendi. Bu sadece isim değil, marka kimliğinde de bir dönüşüm anlamına geliyordu: WWE artık sadece güreş değil, genel eğlence sektörünün bir parçasıydı.
Attitude dönemi yıldızlarından Stone Cold Steve Austin ve The Rock sırasıyla 2003 ve 2004’te şirketten ayrılmasıyla yeni jenerasyon güreşçiler sahneye çıkmaya başladı. John Cena, 2002 yılında Kurt Angle’ın karşısına çıkarak WWE kariyerine adım attı. Brock Lesnar fiziksel gücü, amatör güreş geçmişi ve karizması sayesinde çok kısa sürede ana kemer maçına çıkarak, en genç WWE Şampiyonu, Randy Orton ise en genç Dünya Ağırsiklet Şampiyonu oldu. Eddie Guerrero, Rey Mysterio, Kurt Angle, Chris Benoit, Edge, Batista, JBL ve Rob Van Dam gibi isimler ana etkinliklerde yer alıp birden fazla kez dünya şampiyonu oldular. WWE, 2002–2003 arasında Eric Bischoff, Scott Steiner, Goldberg, Kevin Nash ve Ric Flair gibi eski WCW yıldızlarını şirkete dahil etti. WCW’nin özgün etkinliklerinden biri olan The Great American Bash, WWE’ye taşındı.
Eddie Guerrero, bu dönemde geniş bir hayran kitlesi kazandı. Bu popülerlik onu ana etkinlik seviyesine taşıdı ve 2004 No Way Out’ta Brock Lesnar’ı mağlup ederek ilk dünya şampiyonluğunu elde etti. 13 Kasım 2005’te trajik şekilde hayatını kaybedene kadar WWE’nin zirvesindeydi. Ertesi yıl WWE Hall of Fame’lerinden biri oldu. Ölümüne sebep olan madde bağımlılığı, WWE’nin “Wellness Policy” adlı sağlık politikasını yürürlüğe koymasına neden oldu. Guerrero’nun ölümü, yakın dostu Rey Mysterio’nun ön plana çıkmasını sağladı. Mysterio, 2006 Royal Rumble’ı kazandı ve WrestleMania 22’de Dünya Ağırsiklet Şampiyonu oldu.
John Cena, Ruthless Aggression döneminin en büyük çıkış yapan yıldızıydı. SmackDown markasında “Doctor of Thuganomics” adlı rapçi karakteriyle kısa sürede dikkat çekti. 2003’te Backlash’te Brock Lesnar ile WWE Şampiyonluğu maçına çıktı. Aynı yıl Undertaker ile önemli bir rekabet yaşadı. WrestleMania 21’de John “Bradshaw” Layfield’ı yenerek ilk dünya şampiyonluğunu kazandı. Cena, Make-A-Wish Vakfı için en çok dilek gerçekleştiren kişi oldu. Cena, WrestleMania 22 ve 23’te sırasıyla Triple H ve Shawn Michaels’ı mağlup etti. ECW markasından Bobby Lashley ile de rekabet etti; 2007’de The Great American Bash’te Lashley’yi yendi. Cena, 2007’nin sonlarında sakatlanarak ara verdi ancak 2008 Royal Rumble’da geri dönerek maçı kazandı.
Triple H, Randy Orton, Ric Flair ve Batista, 2003–2005 arasında aktif olan Evolution grubunu kurdular. 2005 başında Batista'nın popülerliği hızla arttı; Royal Rumble’ı kazandı ve WrestleMania 21’de Triple H’i mağlup ederek Dünya Ağırsıklet Şampiyonu oldu. Aynı yıl Vengeance’ta Hell in a Cell maçında Triple H’i bir kez daha yendi. 2006’da sakatlık geçirip WrestleMania’ya katılamasa da 2007’de geri dönüp, WrestleMania 23’te Undertaker ile bir maç yaptı ve maçı kaybetti. Cena ve Batista ilk kez 2008 SummerSlam’de karşılaştı; Batista galip geldi.

"Evolution grubu Randy Orton, Ric Flair, Triple H ve Batista"
Randy Orton, 2004 SummerSlam’de Chris Benoit’ı mağlup ederek, 24 yaşında en genç dünya şampiyonu unvanını aldı. "Legend Killer" lakabıyla Undertaker ve Hulk Hogan gibi efsanelerlerekabete girdi. Edge'le, Rated-RKO takımını kurarak tag team alanında başarı kazandı. Daha sonra bireysel kariyerine dönen Orton, birçok kez WWE Şampiyonu oldu. 2007’de John Cena ile uzun sürecek bir rekabete başladı.
Yükselen yıldız CM Punk, 2006’da WWE’ye katıldı. İlk ana kadro maçını Survivor Series’te Team DX ile kazandı. 2008’de Money in the Bank çantasını kazanıp 30 Haziran’da Raw’da Edge’i mağlup ederek Dünya Ağırsıklet Şampiyonu oldu. Aynı gece John “Bradshaw” Layfield’a karşı unvanını korudu.
Yetişkinlere yönelik içerik barındıran son WWE etkinliği, 2008’deki The Great American Bash’ti. Bu etkinlikten sonra WWE, aile dostu olan TV-PG formatına geçti.
Son düzenleme: